22 Temmuz 2013 Pazartesi

Hizmetle Diyalog


Geçtiğimiz hafta malum cemaatin genç hocalarından biriyle sohbet etme fırsatı buldum. Hocayla aramızda geçen diyaloğu aynen yazıyorum. 

- Hocam size kıyametin tarihini versem bana inanır mısınız? 
- (Gülümseyerek) Tabi ki inanmam. 
- Peki hocam, bu tarihi çok büyük bir alimin verdiğini söylesem? 
- Yine inanmam. Çünkü o saati ancak Allah bilir. 
- Güzel, peki hocam bu tarihi Said-i Nursinin, Sikke-i Tasdiki Gaybi adlı kitabında bu tarihi 2129 olarak belirttiğini söylesem? 
- Allah Allah, yani ben üstad hazretlerinin tüm kitaplarını okudum ama böyle bir şeye hiç rastlamadım. Ama yine de bu konuyu araştıracağım. 
- Hocam zaten ben de inanmadım, böyle büyük bir alimin kıyamet tarihi belirlemek gibi bir hata yapacağını tahmin etmiyorum. 

Aslında benim için büyük bir soru işareti olan bu 'üstad'a kalbim hiç ısınmamıştır. Büyük bir alim olarak değil bir alim olarak bile görmüyorum. Fakat hocanın ağzından cevaplar alabilmem için onlardan görünmem gerekiyordu. Ve devam ettim.

- Peki hocam, cemaatin faaliyetlerine bakıldığında 'diyalog' en büyük hedefmiş gibi görünüyor. Nedir bu diyalog? Yani diyalog uğrunda neler yapabiliriz? Neler yapmalıyız? 
- Evet, diyalog çok önemli. Yani bizler dine davet ederken, asalım keselimden ziyade konuşalım anlaşalımı tercih ediyoruz. Bu uğurda okullar açıyoruz, organizasyonlar düzenliyoruz. Aslında hep iktidarla bizi karıştırıyorlar fakat biz siyasi bir oluşum değiliz. Siyaset üstüyüz.
- Yapmayın hocam, yani cemaate üye olup da başka bir partiye oy atan bir vatandaşımız var mı yani? 
- (Gülüyor) 
- Şimdi benim merak ettiğim şeylerden biri de şu, Cuma Hutbelerinde okunan ''Allah katında hak din İslamdır'' ayeti neden yavaş yavaş tüm camilerden kaldırıldı? 
- Tabi diyalog dediğimiz öyle kolay bir mesele değil. Bazı camilerimizde yabancı dilde hutbe uygulamasına geçilecek. Özellikle turistik bölgelerde hutbeleri dinleyen gayrimüslimler bu ayeti duyduklarında dehşete kapılabilirler. Veya İslama bir düşmanlık besleyebilirler. Aslında tabiri caizse biz BAZI AYETLERİN GAZINI ALDIK. 

Bu son cümleyi duyduktan sonra içimde yaşadığım karmaşayı ve öfkeyi kelimelere dökmekte güçlük çekiyorum. Bu nasıl bir kör olmuşluktur! Bu nasıl bir hadsizliktir ki, sırf gayrimüslimler ürkmesinler diye Allah'ın ayetlerini gizleyeceğiz!? Veya daha sonlara bırakacağız!? 

- Hocam anladığım kadarıyla biz diyalog uğrunda bir çok şeyi yapabiliriz. Yani mesela bir gayrimüslim arkadaşımızla girilmesi haram kılınmış bir yere girebilir veya yapılması haram kılınmış bir işi yapabiliriz. Çünkü uzun vadede amacımız onu İslama kazandırmaktır. Doğru mu anlamışım?
- (Gülümseyerek) Çok doğru. 
- Bu sözlerinizden sonra şimdi daha iyi anladım aslında cemaatin neler yapabileceğini. Maşallah. Amcamın bir anısını anlatayım hocam. Amcam Güney Afrika'da 6 ay kaldı. Orada bir gün hizmetin hocalarından iki kişiyle tanışmış. Laf lafı açmış, dinden, namazdan konuşmuşlar. Derken amcamı sohbetlerine davet etmişler. Amcamın da o taraklarda bezi yok. Cumartesi gecesi şehrin en büyük barına gitmiş. Aa bir de ne görsün hizmetin hocaları barda eğleniyorlar. Şimdi daha iyi anlıyorum onların oradaki mübarek görevlerini hocam. Allah sizi başımızdan eksik etmesin. 

Bunları söylerken bir ara kendimden iğrendim. Fakat öğrenmem gerekenler vardı. Samimi olarak konuşmaya devam ettim. 

- Hocam peki amacımız dünyaya İslam sancağını dikmek doğru mudur? 
- Evet. 
- Peki, bu amacımızı bilen Süper Güçler neden engel olmuyorlar? 
- Aslında olmaya başladılar. Mesela bazı ülkelere giremiyoruz. Çin asla izin vermiyor. Kazakistan zorluk çıkarıyor. 
- Ama ABD hala izin veriyor. 
- Evet, çünkü orada okul açmak çok kolay. Yani parasını veriyorsunuz ve açıyorsunuz hepsi bu. 
- Hocam bu kadar parayı nasıl buluyoruz? 
- (Gülüyor) Her salı tüm dünyada Himmet Toplantıları olur. Ve esnaf abilerimiz, iş adamı abilerimiz kendilerine düşen pay miktarınca bağışta bulunur. Bu şekilde sağlanan gelirle, okullar açar, yardımlar yaparız. 
- Maşallah hocam, gerçekten çok teşekkür ederim. Sizi çok bunalttım ama...
- Estağfurullah, kıyamet tarihiyle ilgili konuyu araştıracağım. 
- Peki hocam, son olarak bir şey daha merak ediyorum. Toplumun malum büyük bir kesiminde cemaatin ve iktidarın Cumhuriyete karşı bir tavrı var. Bununla ilgili rejimi değiştirme gibi bir amacımız var mı? Yoksa diyaloglarımız meyvesini verinceye kadar bu sistemi kullanacak mıyız? 
- Aslında bu algı yanlış. Bizler Peygamber Efendimiz (sav) zamanında bile Uhud Savaşında savunma savaşını isterken çoğunluğun saldırı savaşını istiyor olmasından dolayı onların tercihlerine saygı göstermiş ve onların dediği gibi yapmıştır. Yani İslam zaten demokrasinin temelidir. Bu açıdan düşünüldüğünde bizim Cumhuriyete ve demokrasiye karşı durma gibi bir tavrımız asla olamaz. 
- Sağolun hocam Allah razı olsun, sayenizde en azından çevremdeki insanların korkularını giderebileceğim. 

Onların da kalpleri farklı söyledi benim de. Kuranı ezbere bilen, ömrünü İslam ilmine adayan bu insanların, bilerek veya bilmeyerek bir plana hizmet ettikleri gerçeği ortada. Bu plana bakıldığında aslında çoğu zaman İslamla ve Kuranla ve Peygamberin hayatıyla bağdaşmayan bir çok hareketi yapabiliyor olmaları, planın ne kadar sakat olduğunu ortaya koyuyor. Fakat beyinlerini yıkayan vaazlar, toplantılar, sohbetler, gazeteler, televizyon ve radyo yayınları, dergiler, tepeden tırnağa, yediden yetmişe herkese hitap eden hizmetleri, onların bu sakat planı görmelerine engel oluyor. Yine de tek umudum olan şu ayete sığınıyorum. ''Hani bir zaman da o kafirler, seni tutup bağlamaları veya öldürmeleri ya da sürüp çıkarmaları için, sana tuzak kuruyorlardı; onlar tuzak kurarlarken Allah da karşılığını kuruyordu. Öyle ya Allah tuzakların hayırlısını kurar.'' Enfal Suresi 30. Ayet 

Hiç yorum yok: