Yağışların azalması
dünyanın tek endişesi haline gelmişken, sokakta yaşayan bir çocuğun mutluluk
sebebi olmuştu.
Kader O'nun hayatını böyle
yazmıştı. Sıcacık evinde mutlu yuvasının şımarık çocuğu olamayacaktı hiçbir
zaman. Kendini, annesi sandığı bir kadının kucağında dilenme aleti olarak
bulmuştu. Biraz daha büyüdüğünde trafik ışıklarında cam silen, para
vermeyenlerin camına kirli suyu atıp kaçan bir çocuk...
Çocuktu, kimse O'nu ayağa
kalkamayacak derecede dövemezdi. Böyle düşünüyordu...
Kış iyiden iyiye kendini
hissettirmeye başlamış fakat yağış bırakmıyordu. Küçük adam her gece uyumadan
önce dua ediyordu yağmur yağmaması için. Her zaman bir köprü altı ya da inşaat
halinde bir yer bulamıyordu. O kadar çoklardı ki, O'na yer kalmıyordu çoğu
zaman. Nihayet bir haftadır etrafı açık fakat kuytu bir köşe bulmuştu. Çöplerin
hemen ardında beş metrelik bir kuytu. Duasını okudu ve yaktığı ateşin yanında
uykuya daldı...
Koyu kahve rengiydi o
sabah gökyüzü. Çocuk, trafik ışıklarına doğru yol aldı. Trafiğin yoğun olduğu
ve ışıkların çokça zaman yayalar için araçları durdurduğu bir kavşakta
beklemeye başladı. Derken ilk kırmızı yandı. Bir araca yaklaştı, olumsuz yanıt
aldı. Gittiği bütün araçlar reddetmişti, üstelik para da vermeden. Karnı açtı, en
azından karnını doyuracak kadar kazanıp gidecekti.
Kırmızı
ışık yeniden yandı. Önünde duran son derece ihtişamlı lüks bir araçtı. Şoförün
diğerlerinin aksine camı açıktı. Hemen koştu araca doğru ve camı silmeyi teklif
etti. Adam istemedi. Çocuk adeta yalvarıyordu. Adam nihayet 'tamam' dedi
tebessüm ederek. Radyo'dan haberleri dinlerken büyük bir neşeyle hızla camı
parlatıyor, bir yandan da adama laf yetiştiriyordu. ''Küresel ısınıyor, yağmur
yağmıyor diyorlar ama bilmiyorlar abi ben dua ediyorum o yüzden yağmur
yağmıyor.'' Adam henüz yaktığı sigarasının dumanını üflerken yanan yeşille birlikte
yavaşça hareket etti, parasını almak için cama yaklaşan çocuğa aldırış etmeden.
Ve çocuk, kovasındaki kirli suyu araca doğru fırlattı, açık camdan içeri giren
su tümüyle adamı ıslatmıştı. Neye uğradığını şaşıran adam araçtan inip çocuğu
kovalamaya başladı.
Çocuktu, kimse O'nu ayağa kalkamayacak
derecede dövemezdi. Böyle düşünüyordu...
Kendini çöplerin ardındaki
kuytu köşesine attığında harap bir haldeydi. Vücudunda kırıklar vardı. Aldığı
darbelerden oluşan yüzündeki kanlar soğuktan donmuştu.
Ateşini
yakamadı, ayağa kalkacak gücü yoktu. Hava kararmak üzereyken öyle şiddetli bir
yağmur başlamıştı ki bir anda her yer sularla kaplandı. Gök, yaşananlara
ağlıyordu sanki.
Çocuk duasını okuyamadan
uyudu. Sabah uyandığında iki tane adam başucunda ambulansı beklerken ne
olduğunu anlamaya çalışıyorlar, soru soruyorlar fakat yanıt alamıyorlardı...
Derken
çocuk tatlı bir tebessümle ''Küresel ısınıyor, ben donuyorum'' diyor ve ruhunu
gerçek Dost'a teslim ediyordu…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder