Ne yaş, ne iş, ne havuz problemi, çözülmesi en zor olan 'Güven Problemi'
Çocuklukta başımdan geçenlerin ne kadar önemli olduğunu, aynı olayları yaşamaya başlayınca anladım. Kişiler farklıydı belki, konular da, ama sonunda çıkılan kapı aynıydı...
Güven probleminin temeli işte o çocukluk yılları. Hani büyüklerimiz bizlerden uslu durmamızı isterler ve karşılığında oyuncak, şeker, çikolata vs. teklif ederler ya. Hani onların dediklerini yaparız da karşılığını vermezler ya. İşte burada başlar inanmanın ve kandırılmanın hikayesi. Evet o gün sözlerini tutmazlar, ama sen başka bir gün, başka bir teklifle yine kandırılırsın. Ne kadar tecrübe kazanırsan kazan sonuç değişmez, birine inanıp güvendiysen, aslında ona seni aldatma şansı vermişsin demektir. Merhametli bir kalbi varsa sana zarar vermez, bu hakkını kullanmaz. Fakat hastalıklıysa kalbi, eyvah. Bil ki, ümitlerinin ipini onun ellerine vermişsindir. Artık seni ayaklarından bağlamıştır, kendine köle etmiştir.
Bu örnek hangi alanda olursa olsun sonuç aynıdır. Aldatılırsın!
Kapısında beklersin, belki sözlerini tutar da sana istediğini verir diye ama nafile, vermez. Oyalar durur, oyuncak gibi oynar seninle, hayatınla. Öyle zalimdir ki onlar, gözleri kördür, kalpleri katıdır. Ona güvenmediğini belli edersen, hemen seni suçlamaya başlar. Paranoyak olduğunu, şüphecilikle bir yere varamayacağını söyler. Aslında seni çok sevdiğini, senin onun için en önemli kişi olduğunu söyler. Ama aldatmaya devam eder. Yalan söylemeye devam eder. Sen de inanmaya devam edersin. Beklersin ki bir gün sana verdiği sözleri tutacak da seni mutlu edecek. Arkadaşların, yakın çevren ondaki bu katı kalbi görür de seni uyarır. Sen dinlersin sadece ama yok, ihtimal vermezsin, şüphelerinde olsa, güvenmeye devam edersin. Aslında artık yaptığın tek şey, senin güvendiğine güvenmeyenlere aksini ispatlama çabandır.
Sonunda ne mi olur? Üzülürsün çok. Güvenini kaybedersin tüm insanlara karşı. Uzaklara gitmek istersin, kendini bulunduğun yere ait hissetmezsin. Ümitlerin yıkılmıştır, hem de en güvendiğin kişi tarafından. Yapılır mı bu bana dersin. Oysa ben tecrübeliyim artık derdin eskiden, ben inanmam öyle her insana derdin, ben feleğin sillesini yemişim insanlarınki vız gelir derdin. Derdin demesine ama yine inandın, yine mağlup oldun.
O yüzden sen sen ol da çok bildimlik yapma, insanın başına ne geldiyse bu bildiklerinden geldi. En yakınına güvendi de kandırıldı. En bildiği yerden soruldu da bilemedi. Tecrübeler edindi de aynı olaylarla mağlup edildi.
Tüm bu yaşadıklarından sonra yıpratılmış ruhun sığınacak bir yer arayacak, güçsüz hissedeceksin kendini, ağlayacaksın, tıpkı o kandırılan çocuk gibi...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder