6 Mayıs 2012 Pazar

Mutluluğumuz Rötarlı



Yaşamaktan korkar olmak nedir bilir misin? Ben bilirim. Çok kez yanılanlar da bilirler ne demek olduğunu yaşamdan soğumanın. Önce mutlusundur, etrafına neşe saçarsın, öyle hayallerin vardır ki, herkes mutlu olacak sanırsın. Kendini de onların mutluluğuna yardım edecek biri olarak tanımlarsın. Sanki kutsal bir görevin varmış gibi hissedersin. Sonra başlarsın göreve, en yakınlarından başlarsın, önce onlara dokunursun sihirli değneyinle. Bildiklerini anlatır, onların yanlışlarını düzeltirsin, sonra gün gelir seni bir önder gibi görürler, bir karara varılacaksa önce senin görüşünü alırlar. Bir iş yaptılarsa sana da sorarlar, sen yanlış dersen düzeltmeye çalışırlar, düzeltemiyorlarsa eğer üzülürler. Sorumluluğun artmıştır hissedersin omuzlarında. Ama mutlusundur, inanıyorsundur dokunduğun herkesi mutlu edeceğine. Sonra tanıdığın herkese de ailene yaptığını yaparsın, kalbini açarsın. En büyük hatalardan birini yaparsın bile bile, güvenirsin. Ama bilirsin büyük bir hata yaptığını, çünkü herkes öyle söyler sana, 'güvenme insanlara'. Sen onları yanıltmak adına bu yoldasındır, bu kendiliğinden yerleşen kurallarını yıkmaya gelmişsindir. Bir iki tanesi güvenini sarsar ama deviremez, çünkü sen onların bilmediği şeyleri bilirsin. Gülümsersin sadece, onların sana zarar veremediklerini de bilirsin sadece kendilerine zarar verdiklerini de ama anlamazlar seni. Denemeye devam edersin, bıkmadan, usanmadan. Öyle kimselerle tanışırsın ki, kimi gülümseyerek incitir seni, kimi sözleriyle. Sabredersin, elbet dersin, elbet bu dünyada en az benim kadar iyi bir insan olmalı. En az kendime güvendiğim kadar güvenebileceğim birileri yaşamalı. 
Sonra biri çıkar karşına ha evet işte bu olmalı dersin, önce kaparsın gözlerini kusurlara, çünkü zamanla kendiliğinden düzeltecektir ne de olsa, sabredersin, süre verirsin olmaz, olmaz bir türlü vazgeçmez. Sana sonsuz güvenir, seni sonsuz sever ama kötü alışkanlıklarını da terk etmek istemez. Peki dersin, sabretmeye devam edersin. O seni kandırmaya devam eder sen ona inanmaya, günler böyle geçerken Yaradan razı gelmez bu duruma, onun kalbine bir pişmanlık verir ki, göz yaşları sel olur ağlar kapında. Neden diye sormazsın sen, zaten bilirsin neden olduğunu. Ona bir şans daha verirsin, bağışlarsın, sen iyi birisin ya, kutsal bir görevin var ya senin, affedersin yine. 

Bir gün tamamen o kötü alışkanlıklarını bıraktığını söyler, senin onun hayatındaki en önemli dost olduğunu söyler, inanırsın, şükredersin, o kadar çok kez yanıltmışlardır ki seni, ilk kez, ilk kez böyle bir ana tanıklık edersin. Artık onu ailenden biri gibi görürsün. Tümüyle güvenirsin. Mutlusundur, birine daha dokundun ve değiştirdin diye düşünürsün. Onu olduğu gibi kabul ettin önce ve sonra ona yanlış yolları gösterdin, o da artık doğru olanı yapmaya başladı diye düşünürsün. 

Bir süre sonra içinde bir şüphe duyarsın, ya yine o alışkanlıklarına devam ediyor da bana yalan söylüyorsa? Yok dersin önce olmaz öyle şey, yapmaz, yapamaz, o benim en iyi arkadaşım, o bana söz verdi. İçten içe kemirmeye başlar seni bu şüphe, derken bir iki kez sana yalan söylediğini ve senden bir şeyler gizlediğini hissedersin. Yaşamdan soğumanın sebebidir artık o, çünkü kendi ağzıyla itiraf eder bir süre sonra sorduğun sorulardan bunalmış bir şekilde, itiraf eder, hala o kötü alışkanlıklarına devam ettiğini. Artık sen de ne güç kalır ne inanç. Oysa içten içe isyan edersin, ama ben sana ta en başında söylemiştim, vazgeçmek yoksa cüzünde gelme bana, dokunma kalbime demişsindir. Ama meraklı bir çocuktur o, gizli olanı görmek için karıştırır tüm çekmeceleri, sonra eline aldığı kalbi oyuncak sanıp oynar onunla, sıkılana kadar. Bir süre sonra ya kırar oyuncağını ya bırakır bir kenara. Sen de kalırsın yalnızlığınla baş başa ve artık sana yapılabilecek en büyük kötülük yapılmıştır. Yeni adım atmaya korkarsın, karar vermeye, denemeye korkarsın, sabretmeye. Yaşama sevincin elinden alınmıştır, umutların yok edilmiştir. En sonunda yine yanıldığını anlarsın. Mutluluğa giden yolda yine rötar yapmıştır uçakların...













Hiç yorum yok: