4 Mayıs 2012 Cuma
Şike Değil Oyuncu Değişikliği
Uzunca bir süredir gündemi meşgul eden futbolda şikeyle ilgili bir iki kelam etmek isterim. Çok şeyler konuşuldu, konuşulmaya da devam ediyor. Şike yapan da, alet olan da, bu işleri yöneten de, tüm bunlara şahit olup susan da herkes ama herkes bu kirli oyunun bir parçası.
Nerden mi biliyorum? İçinden...
Son 8 senesi A takım seviyesinde olmak üzere, 16 sene futbol oynadım ve hala da oynamaya devam ediyorum.
Çok değil iki sezon önce şampiyonluk iddiamızı kaybedince düşme mücadelesi veren takımlardan birine maçı 'kaybettik' ya da kaybettirildik.
Maç haftasında hocamızın istifa haberini alınca şaşırdık önce, durduk yerde ne olmuştu da hoca görevi bırakmıştı. Ki kendisini çok iyi tanırım, bir işe başladıysa eğer, asla yarım bırakmaz. Tabi çok geçmeden duyduk ki, hocadan bu hafta sonu oynanacak maçı kaybetmesi istenmiş. Düşünebiliyor musun, hedefi ancak kazanmak olan bir spor dalında senden kaybetmen isteniyor. Dur hemen gözlerin açılmasın şaşkınlıktan, öyle büyük bir para için değildi o şike, hatır şikesiydi. Olur böyle şeyler Türk Futbolunda. Futbolda demiyorum bak, Türk Futbolunda. Sadece Türk Futbolunda değil, politikasından tut, ticaretine, her alanda, her işin en kötü yolunu da biliyor ve uyguluyoruz. Ellerimizle güzel olanı çirkine çeviriyoruz.
Velhasıl bizden istenen, kulüp başkanın toplantısında bizzat kendi ağzından dile getiriliyordu. Arkadaşlar biz maç satmayızla başladığı cümlesinin sonunda, bu haftaki rakibimiz bizim dostumuz, sizden ricamız fazla asılmayın maça. Bu tabirin ne anlama geldiğini çok iyi bilen arkadaşlarım, maçın kazanılmaması gerektiğini biliyordu. Ve öyle haince bir teklifti ki futbolculara yapılan, son iki maçı kalmış, içerde alacakları bulunan futbolculara bunun karşılığında alacaklarının ödeneceği söyleniyordu. Ben elbette biliyordum, bir kuruş para alamayacağımızı, arkadaşlara da söyledim hatta, çıkmayalım maça, oynamayalım, ya da çıkalım, kazanalım, zaten vermeyecekler paralarımızı. Üstelik bunu takım kaptanına da iletiyordum. Fakat onun yanıtı daha da vahimdi. 'Erdi ben yıllarca futbol oynadım, ben inanıyorum paralarımızı vereceklerine' yani? Yanisi şu, dediklerini yapacağız, bu maçı kaybedip son hafta oynayacağımız maçı kazanacağız ve paralarımızı alacağız.
Ben yıllar öncesinde de benzer bir olayı yine aynı takımda yaşadığımda, sahada ortaya koyduğum dürüst performansım sonrasında transfer yapmıştım. O sezonda bizden aynı şey istenmişti. Bunun nedeni, bir diğer düşme mücadelesi veren takımın bize şampiyonluk yolunda çelme takmasıydı. İntikamdan kaynaklanan bir şike diyebiliriz.
Ama bu seferkinin arkasında başka bir iş vardı. Ne idi o iş? Rakibimiz Başbakanın eski oynadığı takımmış, ne imiş efendim, eğer küme düşerlerse Padişah hazretleri kellemizi vururmuş. Yok ulan o Osmanlıdaydı. Hep aynı hikaye dimi? Tarihimizle övünüp duruyoruz elbet övünülecek çok şey var ama çok şey aynı be dostum, değişmedi. Anlayışımız bu bizim, adamcılık, kıyak, kayırma vs. bunların tümü bizim kültürümüzün bir parçası. Biz tokalaşırken bile adamın kimlerden olduğunu anlarız ona göre muamele ederiz. Bu yüzdendir yedisinde ne ise yetmişinde de odur, denmesi. Neyse çok fazla konu dışına çıkmadan şikeye dönelim tekrar. Velhasıl biz maçımızı oynadık, ben ve bir kaç arkadaşım kazanmak için elimizden geleni yapıyorken, yedeklerden kurulu takımımız maçın son dakikalarına 3-3 beraberlikle giriyordu. Tribünlerde heyecanlı bekleyiş, rakip gol atamıyor. Bizim yedek kulübesi gergin, olay anlaşılmasın diye, hadi aslanlar, saldırın, oynayın vs. gibi sözler ediyorlar. Ne büyük iki yüzlülük değil mi? Üstelik bunu yapanların çoğu ev bark sahibi, ama kızmıyorum onlara, para bu, paranın ve çıkarın bulunduğu yerde dürüstlük görmek çok nadir rastlanılan bir durum. Yani ben şöyle diyen bir adama daha rastlamadım, yok kardeşim ben gerekirse bu işi bırakırım, parası batsın. Ben de önce böyle düşündüm, sonra bir iki arkadaşımla konuşup onların oyununu bozmak adına maçı kazanmak istedim. Nitekim öyle de oluyordu, fakat son dakikada takım arkadaşlarımdan birinin rakibi bilerek ceza alanı içerisinde düşürmesi üzerine penaltıdan yediğimiz golle mağlup oluyorduk. O takım küme düşmedi, biz son maçta berabere kaldık. Ve tabi ki! Paramızı alamadık, oysa kazansaydık vereceklerdi, ah ne iyi niyetli bir yönetim ve başkan. Bu arada takım kaptanın sakatlığını bahane ederek o maçta oynamadığını da belirteyim. Çok dürüstüz ya, ben böyle maçta oynamadım diye caka satıcaz ya çevremize. İnsanlar da inanacaklar onlara, vay kardeşim be ne delikanlı adammış. Adam gibi adammış.
Daha bunlar gibi çok olay yaşanıyor, çoğu dile getirilmiyor bile. Şimdi bu yapılan şike mi, ayıp mı, etik mi vs evet bu tip, işin içinde para olmasa dahi yapılanlar da, şike, ayıp ve etik değil. Sporun amacına ve anlayışına ters bir durum bir takımın bir başka takım için oynaması veya oynamaması. Fakat bunlardan da vahimi sadece Türk Futbolunda yaşanmayan bu şike batağı. Bahis siteleri, televizyon gelirleri, reklam gelirleri, yayıncı kuruluşun emirleri vs. futbolla ilişkili olan her endüstrinin bu şike batağında parmağı var. Kimisi aktif rol oynuyor, kimisi pasif. Tabi bu durum büyük bir rahatsızlık yaratmış! ki devlet büyüklerimiz her konuda olduğu gibi bu konuda da 'temizliğe' başlamış! Birdenbire büyük takımların başkanları, yöneticileri, hocaları, futbolcuları, menajerleri göz altına alınmış, haklarında aylarca süren hala da devam eden davalar açılmış, sonuç olarak hepsi Türk Futbolunun selameti adına yapılmış.
Ezel dizisini izlerken dikkatimi çeken bi nokta vardı. Ramiz Dayı, zamanın kabadayılarından, efsane insan. Önünde çoklarının diz çöktüğü adam. Ve bir de Kenan Bey, takım elbiseli, kendisi son derece cevval bir iş adamı. Holdingleri var, çok zengin, onunda önünde diz çöküyorlar ama imajı düzgün, ağzı da laf yapıyo keratanın, bütün kapılar önünde kolaylıkla! açılıyo tabi. Senaristler bize neyi vurgulamaya çalışmış olmalılar diye düşünmeye gerek yok, her şey apaçık ortada, artık o eskinin kabadayısı, mafyası yerine şimdi başarılı iş adamı, başarılı yönetici vs. iyi giyimli, takım elbiseli, pahalı araçlara binen adamlar alıyor. Haliyle sancılı bi süreç, güçlü bir iktidar var, çoğunlukla dilediğini yapabiliyor. Dilediği endüstrinin başına dilediği adamları getirebiliyor. Futbolda bunlardan biri işte. Aslında futbolda şikeyle ilgili bir temizleme çalışması yok, sadece oyuncu değişikliği yapılıyor. Eskinin yerini yeni alıyor. Bu işin içinde olan herkes de bunun farkında fakat ses çıkaramıyor, ya da çıkarmıyor. Neden mi? E anlattım işte başımdan geçen olayı, biraz da düşün artık. Hadi öpüyorum hepinizi, dürüst kalın sevgiyle kalın pıtırcıklarım.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder