22 Mayıs 2012 Salı

Tuğba Ekinci - Yalan mı?


Evet, sevgili tomurcuklarım bu hafta son derece ağır bir vaka ile karşı karşıyayız. Kendisi, çok sevdiğimiz canımız bitanemiz Tuğba Ekinci. Hemen kısaca öz geçmişini yazayım, kendisi hemşire bir anne ve inşaat mühendisi bir babanın kızıdır. Osman Sınav keşfetmiş kendisini, yok keşke etmez olaydı diyenleriniz var demeyin yazıktır kız kendi halinde sanatını icra ediyo, bırakın etsin. Magazinsel bi kişilik, gafları, sivri dilleri vesaireleriyle gündeme gelmeyi başarabiliyor, benden daha meşhur olduğu kesin, öyleyse bir alkışı hak ediyor ve alkışlar arasında klipimizi irdelemeye başlıyoruz…

Yalan mı he yalan mı Allah belanı versin senin devril yıkıl defol, çaldın kalbimi, şimdi yalnız bıraktın, artık nah girersin bu kapıdan içeri vb. formatında bir şarkı. Çok iyi bildiğimiz gibi, Hadise, Demet Akalın, Hande Yener vb. şarkıcılarımızın albümlerinin en değerli parçaları oluyo bu formatta yaptıkları şarkılar. Altyapıda dıptıs ve yukarıda sıraladığım sözcüklerden oluşan bir lirik ve bolca dans, yarı çıplak böyle donlu monlu, heeh işte tam ağzımıza layık.

Fazla uzatmadan klipe başlayalım canlarım. Klipin hemen başında sönmüş mumun yanma sahnesi var. Bu da klasiklerden biridir, birçok klipte kırılan bardakların tekrar birleştiğine şahit olmuşsunuzdur bu da onlardan biri. Şimdi bu ne anlama geliyor açıklıyım. Hani yeni bi televizyon alırsın da tüm özelliklerini kurcalarsın ya, sonra bulduğun değişik özellikleri hani o normal televizyonlarda olmayan özellikleri misafirler gelince hava olsun diye gösterirsin. İşte bu da yönetmenin havasıdır. Almış eline oyuncağını bi ileri bi geri yapıyo ama nafile yer miyim ben bunu? Yemem elbette canına okucam onun dur daha sen yeni başlıyorum.
Ağır ağır ilerledikçe, anlamsız görüntüler gelicek karşınıza, kütüphane, priz ve fiş, şalter, alüminyum folyoya sarılmış suratlar, bir adet banyo fıskiyesi, 00:19’da durdurunca net olarak görebileceğiniz bir  küçük putçuk ve sonrasında tek gözü kapatılmış bir yüz, aklı sıra illuminatiye selam çakıyo, bi de yetmezmiş gibi damalı zeminde uzanmış kameraya seksi bakış atıyo. Sikko’yu okuduktan sonra damalı zeminin ne anlama geldiğini açıklamaya gerek yok herhalde. Tabi bunun da bokunu çıkardık, tek göz arar olduk her tarafta, hadi diyelim gördün o gözü napıcaksın kardeşim. Salak mısın sen? Bu adamlar sembolleri yüzyıllardır kullanıyolar, şimdi göstermek istedikleri için senin gözüne sokuyolar. Bunun bile bi amacı var onlar için, öyle her eşeğin önüne yem koymaz bu herifler. O zaman aç gözünü sen de geri zekalı kardeşim bırak göz möz aramayı, kendin uyanıksan yanındakini de uyandır harekete geçeceğin anı bekle. Neyse klipimize tekrar dönelim. Tuğba’nın sesi ne kadar da değişmiş dimi, huzur veriyo lan insana. Sözlerin ahenginden hiç bahsetmiyorum bile. İnce ince örülmüş bir ağ sanki. Benim anlayamadığım bi şey var, bu şarkıyı söylerken niye oranı buranı elliyosun arkadaşım, yerde kıçı dışarı çıkarıp kıvranmalar niye? Sanırım acıdan kıvranıyo, evet evet kesinlikle acıdan dolayı böyle dudaklara dokunmalar, yarı çıplak, ıslak saçlarla şarkı söylemeler. Ulan insan ünlü olmaya görsün acısı bile başka.

00:23’te tezgahın üstünde ne yapıyosun kızım sen? Burnunu karıştırmak için harika bi yer olmalı. Sonrasında klozette görünüyor sanatçımız. Mutfak tezgahı, klozet, merakla bekliyoruz sonra ne gelicek diye, derken yine yerde görünüyor kendisi. Ve sonra 00:55 de ağzına bişey götüyüro ne olduğunu göremiyoruz. 1:06’da yalan mı hadi söyle derken ayakların pozisyon değiştirmesi harikulade olmuş. Sevgiliye atılan bir depik bu. Hadi söyle derken de Trakya şivesine dikkat! Adi söyle diyo. Kendisi Kars’lı olduğuna göre terk eden sevgili Trakyalı olabilir. 1:35’de pencere önüne tünemiş sevgili Tuğba, ne yapıyosun orda güzelim in aşağı bak düşeceksin dememize rağmen bizi dinlemiyo haklı olarak, ben ne tezgahlarda, ne klozetlerde dans ettim, pencereden mi korkcam diye serzeniyor. 1:37’deki o parmakla yaptığı tetiği çekme hareketini şarkının öyle bir anına getiriyo ki, müzikle vuruyo eski sevgiliyi, vıyuk vıyuk vıyuk.
Nasıl bir saç varsa artık, ıslak ve jöle içinde, kızımız klip boyunca saçları toparlayamadı. Nerden tutsa olmuyo, bi sağa alıyo olmuyo, bi sola alıyo olmuyo, bi de öyle seksi ki! Bak bildiğin korktum, anlıyo musun? Öyle bi bakıyo ki kameraya, ciddi söylüyorum aynı odada bana bu şekilde baksın kaçıncı kat olduğu önemli değil direk atlarım pencereden.

Temizliğe önem verdiği kesin sanatçımızın. 2:04 de mutfak tezgahını nasıl sildiğine şahit oluyoruz. Ah zavallı annem bulamadı böyle bi yöntem, yıllardır kollarım tutmuyo artık der durur. Anacım bileydi ayakla silineceğini aynı Tuğba gibi yapardı. Üstelik bi estetiği falan olurdu. Ne öyle saçlar aslan yelesi gibi kabarmış, kıçında çamaşır suyuna bulanmış tuman, elde bez ovala dur tezgâhı.
2:09 da ‘olur da bigün özlersin ya’ derken aldığı pozisyona bi anlam veremedim. Neyi özler acaba? Düşünsene eski sevgilinle karşılaştın bi yerde, bir iki konuştunuz sonra arkanı dönüp ‘sen duur sen özlersin beni’ dersen adam ne anlar? Dur kız afişe etme neyi özlicemi falan der herhalde. Sevgili Tuğba, ‘dönersin ya’ derken yaptığın olta taklidin için şunu söylemeliyim. Birinin dönmesini tarif etmek istiyosan olta kullanmazsın, oltayı balık tutmak için kullanmalısın, hadi diyelim ‘sazan’ demek istiyosun birine, yakaladım seni demek istiyosun, o zaman yine oltayı kullanabilirsin.

2:37’de durdursana bi, korkmuyo musunuz lan? Bak ciddi anlamda korkunç yahu. Bak 2:44’de nasıl silmiş hain adam. Evet, patron buyurdu bilmem ne kayıtlarını alıp odama gelin lütfen, aaa sildim bütün kayıtları derken Tuğba’nın hareketini yapın. Emin olun işe yarar.
Peki o 2:53’deki dönüşe ne demeli? Töbe yarabbim, sakat desen değil, çirkin desen değil, bi insan kendine niye zulmeder böyle anlamak güç dimi, ama ediyolar işte. Bu arada yerleri silmeye başladı, derin temizlik var, bayram öncesi olabilir. Annem de her bayram öncesinde aaa dip bucak temizlik yapıcam ayakaltında dolanmayın falan der. Sonra da kollarım ay oram ay buram ay öldüm diye ağlar durur. Artık bu derde son, alıcam eve bi tane kadın, giydircem benim kazaklardan birini, atıcam yere kıvransın dursun, kıvrıla kıvrıla temizleticem tüm köşeleri. Bi tane annem var ulan, yazık değil mi kadına.

3:07 de neyi ölçüyo olabilir acaba diye düşünmeyin. Muhtemelen saç teli geldi eline ona bakıyodu. Malum bütün bir klip boyunca saçlar bi o yana bi bu yana dolandı durdu, gayet normal. 

Veeeee işte bittiğim nokta! 4:15’te hani o seksi kadınların dudaklarını öne çıkarıp yanaklarına parmak koyma sahneleri var ya! İşte seksi kızımızın dramı! Yapamıyo! Hahah parmak kayıyo ki zaten o sahneyi hemen geçmişler muhtemelen yönetmen bitse de kurtulsam artık dedi.
En sonunda koltukta buluyoruz sevgili Tuğbamızı, sen bütün bir klip, tezgahlarda yerlerde klozetlerde sürün, pencere önüne tüne, en sonunda koltuğa otur. Sürünerek buralara mı geldim demek istiyor anlayamadım. Olabilir muhtemeldir. Sonuçta bi yerlere gelebilmek, bi koltuğa oturabilmek için bazı sıkıntıları yaşaman gerekebiliyo. Bu camia da böyle işte, pencere önüne tünetiyo, tezgahları yarı çıplak temizletiyo. İşte işin mutfağından gelmek kavramı da buradan çıkmış zaten. Hani bazı tiyatrocular murfaktan gelme diyolar ya, şimdi daha net anladım. Teşekkürler Tuğba, sayende çok şeyler öğrendik. Bizlere ızdırap dolu şey pardon keyif dolu anlar yaşattın.


Sen hiç şarkı yapamazdın ya
Sen ünlü bile olamazdın ya
Ama oldu bi kere, yalan mı?
Yalan mı hadi söyle, bi şekilde ünlü oldun
Yalan mı hadi söyle, sevgilim ;) 

Hiç yorum yok: