Evet, sevgili tomurcuklarım bu hafta son derece ağır bir
vaka ile karşı karşıyayız. Kendisi, çok sevdiğimiz canımız bitanemiz Tuğba
Ekinci. Hemen kısaca öz geçmişini yazayım, kendisi hemşire bir anne ve inşaat
mühendisi bir babanın kızıdır. Osman Sınav keşfetmiş kendisini, yok keşke etmez
olaydı diyenleriniz var demeyin yazıktır kız kendi halinde sanatını icra ediyo,
bırakın etsin. Magazinsel bi kişilik, gafları, sivri dilleri vesaireleriyle
gündeme gelmeyi başarabiliyor, benden daha meşhur olduğu kesin, öyleyse
bir alkışı hak ediyor ve alkışlar arasında klipimizi irdelemeye başlıyoruz…
Yalan mı he yalan mı Allah belanı versin senin devril yıkıl
defol, çaldın kalbimi, şimdi yalnız bıraktın, artık nah girersin bu kapıdan
içeri vb. formatında bir şarkı. Çok iyi bildiğimiz gibi, Hadise, Demet Akalın,
Hande Yener vb. şarkıcılarımızın albümlerinin en değerli parçaları oluyo bu
formatta yaptıkları şarkılar. Altyapıda dıptıs ve yukarıda sıraladığım
sözcüklerden oluşan bir lirik ve bolca dans, yarı çıplak böyle donlu monlu,
heeh işte tam ağzımıza layık.
Fazla uzatmadan klipe başlayalım canlarım. Klipin hemen
başında sönmüş mumun yanma sahnesi var. Bu da klasiklerden biridir, birçok
klipte kırılan bardakların tekrar birleştiğine şahit olmuşsunuzdur bu da onlardan
biri. Şimdi bu ne anlama geliyor açıklıyım. Hani yeni bi televizyon alırsın da
tüm özelliklerini kurcalarsın ya, sonra bulduğun değişik özellikleri hani o
normal televizyonlarda olmayan özellikleri misafirler gelince hava olsun diye
gösterirsin. İşte bu da yönetmenin havasıdır. Almış eline oyuncağını bi ileri
bi geri yapıyo ama nafile yer miyim ben bunu? Yemem elbette canına okucam onun dur
daha sen yeni başlıyorum.
Ağır ağır ilerledikçe, anlamsız görüntüler gelicek
karşınıza, kütüphane, priz ve fiş, şalter, alüminyum folyoya sarılmış suratlar,
bir adet banyo fıskiyesi, 00:19’da durdurunca net olarak görebileceğiniz bir küçük putçuk ve sonrasında tek gözü
kapatılmış bir yüz, aklı sıra illuminatiye selam çakıyo, bi de yetmezmiş gibi
damalı zeminde uzanmış kameraya seksi bakış atıyo. Sikko’yu okuduktan sonra
damalı zeminin ne anlama geldiğini açıklamaya gerek yok herhalde. Tabi bunun da
bokunu çıkardık, tek göz arar olduk her tarafta, hadi diyelim gördün o gözü
napıcaksın kardeşim. Salak mısın sen? Bu adamlar sembolleri yüzyıllardır
kullanıyolar, şimdi göstermek istedikleri için senin gözüne sokuyolar. Bunun
bile bi amacı var onlar için, öyle her eşeğin önüne yem koymaz bu herifler. O
zaman aç gözünü sen de geri zekalı kardeşim bırak göz möz aramayı, kendin
uyanıksan yanındakini de uyandır harekete geçeceğin anı bekle. Neyse klipimize
tekrar dönelim. Tuğba’nın sesi ne kadar da değişmiş dimi, huzur veriyo lan
insana. Sözlerin ahenginden hiç bahsetmiyorum bile. İnce ince örülmüş bir ağ
sanki. Benim anlayamadığım bi şey var, bu şarkıyı söylerken niye oranı buranı
elliyosun arkadaşım, yerde kıçı dışarı çıkarıp kıvranmalar niye? Sanırım acıdan
kıvranıyo, evet evet kesinlikle acıdan dolayı böyle dudaklara dokunmalar, yarı
çıplak, ıslak saçlarla şarkı söylemeler. Ulan insan ünlü olmaya görsün acısı
bile başka.
00:23’te tezgahın üstünde ne yapıyosun kızım sen? Burnunu
karıştırmak için harika bi yer olmalı. Sonrasında klozette görünüyor
sanatçımız. Mutfak tezgahı, klozet, merakla bekliyoruz sonra ne gelicek diye,
derken yine yerde görünüyor kendisi. Ve sonra 00:55 de ağzına bişey götüyüro ne
olduğunu göremiyoruz. 1:06’da yalan mı hadi söyle derken ayakların pozisyon
değiştirmesi harikulade olmuş. Sevgiliye atılan bir depik bu. Hadi söyle derken
de Trakya şivesine dikkat! Adi söyle diyo. Kendisi Kars’lı olduğuna göre terk
eden sevgili Trakyalı olabilir. 1:35’de pencere önüne tünemiş sevgili Tuğba, ne
yapıyosun orda güzelim in aşağı bak düşeceksin dememize rağmen bizi dinlemiyo
haklı olarak, ben ne tezgahlarda, ne klozetlerde dans ettim, pencereden mi
korkcam diye serzeniyor. 1:37’deki o parmakla yaptığı tetiği çekme hareketini şarkının
öyle bir anına getiriyo ki, müzikle vuruyo eski sevgiliyi, vıyuk vıyuk vıyuk.
Nasıl bir saç varsa artık, ıslak ve jöle içinde, kızımız
klip boyunca saçları toparlayamadı. Nerden tutsa olmuyo, bi sağa alıyo olmuyo,
bi sola alıyo olmuyo, bi de öyle seksi ki! Bak bildiğin korktum, anlıyo musun? Öyle
bi bakıyo ki kameraya, ciddi söylüyorum aynı odada bana bu şekilde baksın kaçıncı
kat olduğu önemli değil direk atlarım pencereden.
Temizliğe önem verdiği kesin sanatçımızın. 2:04 de mutfak
tezgahını nasıl sildiğine şahit oluyoruz. Ah zavallı annem bulamadı böyle bi
yöntem, yıllardır kollarım tutmuyo artık der durur. Anacım bileydi ayakla
silineceğini aynı Tuğba gibi yapardı. Üstelik bi estetiği falan olurdu. Ne öyle
saçlar aslan yelesi gibi kabarmış, kıçında çamaşır suyuna bulanmış tuman, elde
bez ovala dur tezgâhı.
2:09 da ‘olur da bigün özlersin ya’ derken aldığı pozisyona
bi anlam veremedim. Neyi özler acaba? Düşünsene eski sevgilinle karşılaştın bi
yerde, bir iki konuştunuz sonra arkanı dönüp ‘sen duur sen özlersin beni’
dersen adam ne anlar? Dur kız afişe etme neyi özlicemi falan der herhalde. Sevgili
Tuğba, ‘dönersin ya’ derken yaptığın olta taklidin için şunu söylemeliyim. Birinin
dönmesini tarif etmek istiyosan olta kullanmazsın, oltayı balık tutmak için
kullanmalısın, hadi diyelim ‘sazan’ demek istiyosun birine, yakaladım seni
demek istiyosun, o zaman yine oltayı kullanabilirsin.
2:37’de durdursana bi, korkmuyo musunuz lan? Bak ciddi
anlamda korkunç yahu. Bak 2:44’de nasıl silmiş hain adam. Evet, patron buyurdu bilmem ne kayıtlarını alıp odama gelin lütfen, aaa sildim bütün kayıtları
derken Tuğba’nın hareketini yapın. Emin olun işe yarar.
Peki o 2:53’deki dönüşe ne demeli? Töbe yarabbim, sakat
desen değil, çirkin desen değil, bi insan kendine niye zulmeder böyle anlamak
güç dimi, ama ediyolar işte. Bu arada yerleri silmeye başladı, derin temizlik
var, bayram öncesi olabilir. Annem de her bayram öncesinde aaa dip bucak
temizlik yapıcam ayakaltında dolanmayın falan der. Sonra da kollarım ay oram ay
buram ay öldüm diye ağlar durur. Artık bu derde son, alıcam eve bi tane kadın,
giydircem benim kazaklardan birini, atıcam yere kıvransın dursun, kıvrıla
kıvrıla temizleticem tüm köşeleri. Bi tane annem var ulan, yazık değil mi
kadına.
3:07 de neyi ölçüyo olabilir acaba diye düşünmeyin. Muhtemelen
saç teli geldi eline ona bakıyodu. Malum bütün bir klip boyunca saçlar bi o
yana bi bu yana dolandı durdu, gayet normal.
Veeeee işte bittiğim nokta! 4:15’te
hani o seksi kadınların dudaklarını öne çıkarıp yanaklarına parmak koyma
sahneleri var ya! İşte seksi kızımızın dramı! Yapamıyo! Hahah parmak kayıyo ki
zaten o sahneyi hemen geçmişler muhtemelen yönetmen bitse de kurtulsam artık
dedi.
En sonunda koltukta buluyoruz sevgili Tuğbamızı, sen bütün
bir klip, tezgahlarda yerlerde klozetlerde sürün, pencere önüne tüne, en
sonunda koltuğa otur. Sürünerek buralara mı geldim demek istiyor anlayamadım.
Olabilir muhtemeldir. Sonuçta bi yerlere gelebilmek, bi koltuğa oturabilmek
için bazı sıkıntıları yaşaman gerekebiliyo. Bu camia da böyle işte, pencere
önüne tünetiyo, tezgahları yarı çıplak temizletiyo. İşte işin mutfağından
gelmek kavramı da buradan çıkmış zaten. Hani bazı tiyatrocular murfaktan gelme
diyolar ya, şimdi daha net anladım. Teşekkürler Tuğba, sayende çok şeyler
öğrendik. Bizlere ızdırap dolu şey pardon keyif dolu anlar yaşattın.
Sen hiç şarkı yapamazdın ya
Sen ünlü bile olamazdın ya
Ama oldu bi kere, yalan mı?
Yalan mı hadi söyle, bi şekilde ünlü oldun
Yalan mı hadi söyle, sevgilim ;)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder