1 Aralık 2013 Pazar

Gerçek'ten Mi?


Hayallerimin çok uzağında, büyük binaların arasında, sahte yetişkin davranışları, bilgisayar oyunlarıyla mahvolmuş çocukların şımarık çığlıkları, işine, evine, eşlerine koşturan, böcekler gibi araçlara doluşturulan sürü. Gerçek hiç bu kadar gerçek olmamıştı...

Profesyonel futbol yaşantımın ilk yıllarında kazandığım küçük paralarla aileme destek oluyordum. Orta seviye bir aileydik. Babamın tek başına sırtladığı ev ekonomimiz kendini döndüren durumdaydı. Çalış, kazan, öde, geçin. Bu dörtlünün ne anlama geldiğini fark ettiğimde on yedi yaşındaydım. Üniversite sınavından başarıyla ayrılmış İstanbul Üniversitesi Radyo-Tv ve Sinema bölümünü kazanmıştım. Fakat bir karar vermem gerekiyordu. Ya iş yeri kapanan ve işsiz kalan babamı ağır bir yükün altına sokacaktım ya da tüm gücümü futbol için harcayıp ailemin daha iyi şartlarda yaşamasını sağlayacaktım. Daha çok çalış, daha çok kazan, daha rahat yaşa, daha mutlu ol. Artık hedefimi belirlemiştim. Sadece ve sadece futbol oynayacak, hayatımı, hayatlarını ve hayatları kurtaracaktım. 

Kimdim ben? Bir peygamber mi yoksa melek mi yoksa büyük bir günah işlemiş de onu telafi etmeye çalışan biri mi? Sonuncusu beni tanımlamaya en yakın olandı. Daha önce yaptığım hataları yapmayacak, daha iyi biri olacaktım, daha güçlü, daha mutlu. Bu uğurda karşıma ne çıkarsa çıksın sabredecek ve hedefe varacaktım. Hedefim insanlığa yardım etmekti. İnsanları bir an dahi olsa mutlu etmekti. Bende olanı hep paylaşacak, hep daha çok nasıl yardım ederim, bunları düşünecektim. Ünlü bir futbolcu olduğumda evliliğimi bile kimsesizler yurdunda yetişmiş bir kadınla yapacaktım. Kaderin onlara yaşattığı zorlukları kolaylaştıracaktım. Fakat bunu gerçekleştirebilmek için kaderle mücadeleye gireceğim hiç aklımdan geçmemişti. Sanıyordum ki, kader, böyle bir plana hayır demeyecek ve destekleyecekti ama olmadı. Desteklemedi, üstelik karşı koydu. Sanki zorluk istercesine, sanki kötülük severcesine engel oldu bana. Karşıma çıkardığı kötü insanları güçlü, beni de hep güçsüz ve yalnız bıraktı. Günlerce, gecelerce, göz yaşlarım sel oldu, haykırışlarım göklerde duyuldu da kader razı olmadı. 

Başımdan neler geçmedi ki, anlatsam kitap olur derler, doğrudur, anlatsam kitap olur. Ki olacaktı, ama kader buna bile razı gelmedi. Sayfalarca yazdıklarımı kaybettim bir gecede; bir gecede kül olan evimizin küllerine karıştı yazdıklarım. Futbola küstüğüm gibi, hikayemi yazmaya da küstüm. Başımdan geçenleri konuşmaya da küstüm. Hayata küstüm. Yaşamaya. Hayallere. Hayallerimde yardım ettiğim insanlara, onlar için yaptığım çalışmalara, döktüğüm göz yaşlarına, sabrettiğim, dayandığım acılara, her şeye küstüm. 

Gerçekle karşılaştıktan sonra, kendimi bulduğum tekstil firmasında çalış, kazan, öde, geçin dörtlüsüyle daha mutsuz, daha yalnız, daha güçsüz ama daha gerçek bir hayatı tanıdım. Kendi hayatımı, gerçeklerin hayatını...