22 Kasım 2015 Pazar

SANIRIM ÖZGÜRÜM

Doğum Günü


- Yahu sen nasıl bir karaktersizsin. Dört gün önce babanın doğum günüydü ve sadece bir gömlekle geçiştirdin. Şimdi kız arkadaşın için 2,400 liralık bir hediye ha? Sen adam falan değilsin oğlum.
- Ama yani sonuçta o da benim sevgilim.
- Ya bi s.tr git nolur ya. Sen böyle devam et, daha da bir şey demiyorum...

Hava da baya soğumuş. Kendi kendime konuşmayı bırakmam lazım millet deli olduğumu düşünüp ah vah ediyor gibi. Hadi be Erdo, nerdesin be kral götüm dondu burada. Şu Doğubank’ı da ezelden beri sevemedim. Tanıdığın olsa da olmasa da geçiriyorlar gibi hissettirir adama.

Aralık 20, sevgilimin doğum günü. Bugüne kadar hiçbir fedakârlıktan kaçınmayıp elimden ne gelirse yaptığım ve bir süredir birlikte yaşadığım kadın. Bana taşındığı gün mobilyaları almam için yardım ettiğinde ona telefon alacağıma dair söz vermiştim. Bunun için kenara koyduğum parayı kullanacaktım ancak yaklaşık bir hafta kadar önce yurtdışından misafirlerimiz gelince o paradan 600 lira harcamıştım.

Bugün özel bir gün, mutlu olmam gerekiyor ama değilim. Huzursuzum, tadım yok. Ailem ve onun arasında sıkıştım kaldım. Evet, ailem için de yaptığım fedakârlıklar oldu tabi. Ancak bu sefer durum başka. Hayatımda ilk defa birini ailemden önde tutuyorum. Hatta her şeyden daha önde. Ya buna layık değilse? Geçenlerde tartıştığımızda benim kendime güveni olmayan çocuksu bir budala olduğumu söylemişti. Yok canım, kızgınlığındandır o, gerçek olsa neden benimle birlikte olsun değil mi ama? Ulan acaba ağabeyimin dediği gibi, ya benim ona olan sevgimi ve ilgimi seviyorsa? Ya sadece bu hissi yaşamak için benimle birlikteyse? Olabilir mi acaba? Aslında mantıklı he, son ilişkisinde herif baya bildiğin ilgisiz bir odunmuş. Ama onu hala unutamadığını biliyorum. Öyle olmasa fotoğrafları hala neden saklasın? Ayrıca geçenlerde yine mesajlaşıyorlardı.

- Evet canım, mesajlaşıyorlardı ve işte sen böyle birine âşıksın. Hayır, âşık olmanı da geçtim kendini kullandırıyorsun. İşte böyle biri için feda ettiklerine bir bak. Ailen ve kariyerin. Futbol hayatının belki de tam sıçrama yaşayacağın döneminde küçük paralar için yanlış tercihler yapıp saçma sapan takımlarda futbol oynadın ve al sana sonuç. Şimdi alakasız bir tekstil firmasında sırf kulüp başkanı firmanın sahibi olduğu için çalışıyorsun hem de futbol oynuyorsun. Zaten doğru düzgün kazandığın bir para yok, olanı da yine ona harcıyorsun. Sen böyle devam et oğlum aynen böyle devam.
- Tamam ulan sus artık yeter, tamam. Biliyorum ne yaptığımın farkındayım. Bu hediyeyi de içime hiç sinmeden alıyorum. Söz vermiştim, sözümün arkasında durmalıyım. Ben en iyisini yapayım yanlış yapılacaksa o yapsın.
- Ya bir şeyi anlamıyorum, neden? Evet abi neden, buna ne gerek var ki?
- İşte buna cevap veremiyorum. Yok, bunun bir cevabı yok Allah kahretsin ki yok. Ama merak etme, her şey olacağına varır. Ailemi ihmal ettiğimi biliyorum, herkesi geçtim kendimi ihmal ediyorum, biliyorum. Ama düzelecek, her şey yoluna girecek.
- E hadi bakalım…



Ve artık Erdem de geldi!

- Ya kardeşim nerdesin sen, ulan dondum yahu, benim gibi bir adamı bu kadar bekletemezsin abiii.
- Haha kardeşim valla kusura bakma, bugün tahsilat günü biliyorsun.
- Neyse abi sorun değil hadi gidelim şu arkadaşın yanına da bir an önce alayım şu telefonu, daha balon falan almam lazım. Ulan hiç de anlamam bu süsleme işlerinden.
- Kardeşim zor işler bunlar bilirim, Allah kolaylık versin.
- Amin amin, ee sende ne var ne yok? Nasıl yengeyle aranız?
- Kim, ne yengesi?
- Ya yine mi abi? Valla ben böyle bir ilişki daha görmedim, ulan ayrılmak için buluşuyorsunuz sanki.
- Boşveeer kardeşim, umut, şimdi hiç görmeyen birine gökkuşağını anlatmak kadar zor ve imkansız. 
- Erdooo vurdu gol olduoo, şair ceketli çocuk seni. Abi şu Cem Adrian’ı nasıl seviyorsun, anlamıyorum. Hadi seni de geçtim Cumhur abinin neyine yaaa Cem Adrian? Abi sen kimsiin yaa? Haha
- Kardeşim götüreyim seni de bigün
- Valla bilmiyorum belki bir gün

Erdem; Vardar Spor’dan takım arkadaşım. Futbol camiası içerisinde nadir bulunabilecek adamlardan. Futbolu bıraktı ama amatör ligde gazetecilik yapıyor. Aynı zamanda muhasebeci. Bir liraya ihtiyacı olsa ve milyon lira emanet etseniz aklının ucundan bile o paraya dokunmak geçmez. Ailesinin borçlarını kapatabilmek için mesailere kalır, kendi için yaşamaz sanki. Aslında benzer yönlerimiz çok fazla. Belki de bu yüzden çok severiz birbirimizi. Bir de sürekli ayrılıp barıştığı bir sevgilisi var. Kız tam bir kariyer manyağı. Gözü yükseklerde ama aynı zamanda kendisini böyle saf bir şekilde seven adamı kaybetmek istemiyor. Sonuçta bu devirde ne kadar kaldık ki?
Herhangi bir konuda yardıma ihtiyacım olduğunda ilk aradığım isimlerin başında gelir Erdem. Sirkeci ve civarında onlarca mükellefi olduğundan her dükkânda mutlaka bir indirimi vardır. Ben de hem indirim yapabilecek hem de güvenilir bir telefoncu arıyordum.

- Selamunaleykum orta doğubank ve balkanların en hızlı telefoncusu
- Vaay, aleykümselam erdem başkan.
- Kardeşim telefonu ayarladın mı?
- Aynen abi burda, nakit olacak değil mi?
- Valla 1,800 lirası nakit geri kalanı kredi kartından çekebiliyor musunuz?
- Olur, abi ama tek çekim olur.
- Fark etmez olsun.

Telefon işini hallettim. Şimdi sırada süs eşyası falan filan almam lazım he pastayı da unutmayayım…

Saat akşam 11’e geliyor, metrobüs bu saatlerde biraz daha durgun. Oturabildiğim için şanslıyım. Yorgunum. Sırtımın tam ortası biraz da kalbimin sızısı canımı acıtıyor. İnsanlar ne kadar da bitkin görünüyorlar. Acaba neler düşünüyorlar şu anda. Mesela şu karşımda oturan kadın, kulaklığını taktıktan sonra nasıl bir transa geçiyor ve uzaklaşıyor metrobüsten? Onun yanındaki amca, elleri
kocaman, tırnakları pis, muhtemelen tamirci. Bu insanlar hayatlarından memnun mu? Acaba ben çok mu lüks yaşıyorum? Kimim ben? Bu insanlara da yardım etmeyi çok isterdim. En azından konuşabilmeyi, dinlemeyi belki sıkıntılarını paylaşmayı çok isterdim. Ama korkuyorum, bir kez sorsam biri ‘’sana ne ulan, manyak mısın nesin?’’ diyecek diye korkuyorum. Neyse çok da fazla düşünmeyeyim ben bunları. Bir an önce eve gidip şu hediyeyi vermek istiyorum ve uyumak istiyorum. Yarın cumartesi ve sabahtan yine işe gitmem gerekiyor.

Nihayet evdeyim. Heh iyi uyumuyormuş.

- Bitanem? Uyumamışsın.
- Evet, arkadaşımla skype’tayım. Neden geciktin?
- İdmandan sonra toplantı vardı bebeğim, hemen geliyorum.
- Hmm peki. Fırında yemek var açsan ısıtabilirim.
- Hayır, hayır aç değilim sen devam et, duşa giricem ben.

Ulan nasıl hazırlanır bu duvar süsleri falan, saat neredeyse 12 olacak doğum günü geçti ya resmen. Koş koş hadi acele et. Hass..tir bu ne lan? PAR-Tİ BU-RA-DA. Hay ananı s..yim ciddi olamaz bu ya, abi ben kıza ‘’happy birthday’’ dedim. Parti burada ne ulan!? Sıçtık. Daha en başından sıçtık. Neyse bırak şimdi partiyi, balonları şişir. En azından onların üzerinde happy birthday yazıyor. BOM! Ah ananı avradını! Lan nasıl dandik bi balon bu yaa!? Lan küçücük balon mu olur fazla mı şişiriyorum lan yoksa, iki kere üfledim patladı. Dur bi bakayım odada mı hala. He iyi hala konuşuyor. En iyisi banyoda şişireyim, yakalanmayım sürpriz bozulmasın. BOM! Tüh senin ben! Hass..tir ya gözüm de acıdı bu sefer.

- Zaya?
(Beni bu şekilde çağırır)
- Efendim.
- İyi misin ne oluyor orada?
- İyiyim bitanem, şey oldu şampuanı düşürdüm.
- Hmm ilginçmiş.

Şampuanı düşürünce bom diye ses çıkıyo değil mi salak herif? Ya sıçarım doğum gününe abi üç tane balon kaldı zaten elimde. Saat 12’ye on var. Ulan dur üç tane falan olsun en azından balon olsun, süs olsun. O bana ne güzel hazırlamıştı ruhum duymadı ulan. Bu kadınlar nasıl beceriyor bu işleri aklım almıyor vallahi. Bu sefer az üfleyeceğim. Heh iyi oldu bak bu sefer, demek bunlar küçük balonlarmış. Eveet bu da sonunc..BOM! aaaaah ah senin ananı avradını gelmişini…

- Zaya! Kapıyı açar mısın lütfen ne yapıyorsun orada!?
- Al açtım, a. Koyayım gözüm açılmıyor! Aaaaah lan Pazar günü maç var yaa! S..yim doğum gününü, al işte sana sürpriz yapacaktım. Al bu hediyen, bu pasta, bunlar balonlar! He dur bir de şu var!
- O ne?
- PARTİ BURADA!
- Hahahahahaha çok seviyorum seni! Hahaha of Allahım yaaa hahaha
- Ya gülme be ölüyorum burada zaten. Açsana paketi.
- Hahah tamam tamam peki. Bakalım ne varmııış. Ne!? Telefon almışsın! Ama neden yaptın! Paran yoktu hani!?
- Vardı, bunun için ayırmıştım. Hem önemli değil bu, daha iyilerini alabilmek istiyorum.
- Çok teşekkür ederim Zaya çok! Seni çok seviyorum.

Gece boyunca kahkahalar attık. Halim içler acısıydı. Sağ gözümü açamıyordum. Gözümden yaşlar geliyordu, doğru düzgün öpüşemedik bile. Her şeye rağmen mutluydum. Öyle veya böyle birbirimizi seviyorduk. Belki ben daha fazla seviyordum, ama engel olamadığım bir duyguydu bu. Uğruna her şeyi ve herkesi feda edebildiğim bir duygu…

(devam edecek…)

Hiç yorum yok: